Ya Rabbim ne tatli veletim ben ya:)))
Dun annemi cok guldurdum yine:)anneme sen hasta oldun diyorum sonra arabamla onu doktora goturuyorum "mamaaam gedik"deyip
"dur kımıjıya basiym kartı alalım,al adam para" diyorum annem cok guluyor halbuki ben sadece otoparka giriyorum:)
21/06/2006
Çarşamba, Haziran 21, 2006
01/02/2006 Emziği Bıraktık:))))
Cogunuz hatirlayacaktir Efe'nin emzik duskunlugunu ve emzikli resimlerini:)Sigara paketini azaltir gibi once 1 agizda birer ellerde 3 emzikliydik, sonra bir agizda bir elde 2 ye dustuk son 3-4 aydir da tek emzikleydik ve...
Sonunda mutlu sona ulastik 3 gun olmadan yazmak istemedim, ne olur ne olmaz diye (yine de tahtaya vurayim da:)Pazar gunu emzigi kaybettik, reel anlamda kaybettik,Allah'tan kaybettik, yoksa ben cesaret edemiyordum ya da memme memme diye aglamasina dayanamiyordum ama mecburiyet cok isime yaradi.Aksama kadar oyunlar, oyuncaklar oyaladik, uyku saati yaklastiginda tam 1 saat evin altini ustune getirdim ama yok yok bu arada birlikte ariyoruz egiliyor koltuklarin altina bakiyor, koltuk minderlerini kaldiriyor, arada camasir makinasinin icine birakir oralara bile baktik yok, bu arada silikon meraklisi oglum, son 2 aydir falan kaucuk emzige bir donus yapmisti memme diye aglayinca silikon olani veriyorum caresizlikten once aliyor 2 sn sonra cikarip atiyorbu arada biz de surekli bak yok kaybolmus oglum diyoruz, artik oyle uykusu geldi ki, kucagimda 30sn pisoisladim ve emziksiz sanirim ilk uykumuza daldik.Sabah 5 gibi bir ara sesler geldi baktim gozleri kapali emzik araniyor yatakta, eline arabasini verdim yine daldi, sabah uyandi sordu kayboldu ya annecim dedim,krese giderken sordu kayboldu annecim deyip biberonu tutusturdum eline,ogleyin okulu aradim hic aranmamis,istememis hattaarkadasinin emzigi yere dusunce ee deyip yikamasi icin ogretmenine veriyormus ogretmeni de yine Efe'ye vermis bakalim ne yapacak diye almis dogruca goturup arkadasina vermis:))aksam eve giderken 1 kere yine sordu ben yine kayitli mesaj gibi kayboldu ya annecim dedim bir daha sormadi eve geldik babasi gelince oyuncagini tamir etmek icin alet cantasini cikarmis Fatih bir ara canta ve Efeyi yalniz birakiyor veeee meshur emzik cantadan cikip Efenin agzina yerlesiyor ama zavalli oglusumun emzigini bulmasiyla kaybetmesi bir oluyor,karambole getirip hoop emzigi yok ediyoruz,gidiklanma
krizi,nenneler(arabalari) derken kacirdik emzigi gece uyku gelince yine ayni dialog ve dun hic sormadi,uykusu gelince de yastigini alip yere yatip uyudu:)))genelde de ya boyle yapar ya da yanina ben yatarim ama vazgecilmez aksesuarimiz olmazsa olmazdi ama maasallah artik onsuz da yasayabiliyoruz
23/09/2005 EFE’nin ilk ve insallah son dikişi
Merhaba Arkadaslar, Dun cok kotu bir aksam gecirdik, Allah beterinden saklasin diyoruz ama o anda insanin akli basindan gidiyor.Dun kuveti cifliyorum Efe de heveslendi kuvete girmeye calisiyor (bugune kadar hic kuvette yikanmadi hep kendi kuvetinde yikandi) ama nasil heveslenmek tirmaniyor, ayagini atmaya calisiyor zar zor baba gelince diye ikna ettim. Babamiz gelince de ilk kuvet deneyimimiz son derece mutlu sekilde noktalanmak uzereydi ki babacik Efe’yi tutuyor ben de son suyu dokuyordum 2-3 saniye sonra banyodan cikacaktik, babanin elinden kurtulmasiyla cenenin dusakabinin rayina gelmesi hersey 1 sn icinde oldu,cenenin alti yarildi, kaniyor ben (ki beni taniyan herkes cok sogukkanli oldugumu soyler ben de dune kadar oyle oldugunmu sanirdim ama insanin evladi sozkonusu olunca kendini taniyamiyor)bir o yana bir bu yana ne yapacagimi bilemeden bayilmak uzere gidip gelirken esim bir yandan kani durdurmaya calisiyor,bir yandan Efeyi giydiriyor bir yandan da beni sakinlestirmeye calisiyor.Bu arada Efe giyindi,canimin aglamasi bitti hatta tam uyku saati emziginin birini eline birini agzina goturup uyku moduna gecti ama biz apar topar sarip sarmaladik once Adatepe Kizilay'agoturduk (ben dikis yerine su bantlardan dusunmustum ama) oradaki nobetci doktor yara derin 5 gun falan kalmasi gerekir henuz kucuk cikartmaya calisir hem onda iz kalabilir, ileride askeriyeye girmek ister, model!!!olmak ister kiz cocugu degil mi? dedi!!! plastik cerrah tarafindan dikis atilmasi gerektigini soyleyip Kartal Egitim acile yonlendirdi, bir de sakın plastikcerrah dışında kimseye yaptırmayin, hemşireler ukalalik yaptiginizi dusunebilir ama israr edin dedi, bu arada esim abimleri aradi benim cok kotuoldugumu soyleyip destek kuvvet yolumuz uzerindeydiler zaten onlari da aldik(gercekten de iyi ki gelmisler)neyse kartalda sansimiza plastik cerrah vardive dikisleri o atti, 6-7 dikis oldugunu soyledi esim beni iceri almadi buhengame icinde Efecik o kadar sakin ki giki cikmiyor en son evde agladigikizilaydaki doktor, kartal acildeki 2 doktor bakarken sanki buyuk adamkafasini kaldirip gosteriyor onlar yarayi elleyip actikta benim icim aciyorama bizim efecikte masallah cit yok ta ki sedyeye yatirilip uyusturucuyapilana dek zaten o ara ben koptum:( hersey olup bitti, efecik bana birsarildi sarilisi o sarilis arabada uyudu ve sabah sanki hicbirsey olmamisgibi keyfimiz yerinde uyandik bbcprime'da teletubbylerimizi seyredip goodbye diyerek sutumuzu icip okulumuza gittik sadece bir ara eliyle bandajicikarmak istedi yok oglum cici olacak dedim bir daha ellemedi, biraz onceokuluyla da gorustum hersey yolundaymis,keyfi yerindeymis, Allah beterindensaklasin, insan daha sonra o hastane koselerindeki caresiz ana babalaridusununce kendinden utaniyor ama insanoglu yavrusunu o hlde gorunce de gozudunyayi gormuyor, hicbirsey dusunemiyor o an,duygularina engel olamiyoristeAllahim tum kuzucuklarimizi,tum cocuklari korusun
14/09/2005 Efe ve Emzikleri
Merhaba,
Efe'nin emzik duskunlugunden daha once bahsetmis miydim bilmiyorum ama bir agzinda, birer ellerinde 3 emzikle dolasmadan rahat edemiyor:( 1-2 hafta oncesine kadar biraz sinirlandirmayi basarmistik yatagina koyuyorduk uykudan once alabilecegini biliyordu ya da kazara etrafta bir emzik kalmissa sadece uykuya 15-20 dk kala yani uykusu geldiginde kendisi aliyordu.Ama yattigi yerde de yani uyurken de emzigi basucunda kalmali ki uykusunun arasinda eliyle yoklayarak agzina goturebilsin (gercekten cok komik gormelisiniz:)hatta artik hafiften konusabildigi icin bu aralar uykusunda memmi memmi diyerek araniyor gozler kapali...
Efe, su 8-10 aylikken bazi bebeklerde gorulen baglanma olayini, hani bazilari battaniyesine, ayicigina, belirli bir kiyafete baglanir ya Efe de o ara emziklere baglandi yani sadece emme ihtiyaci degil elinde tutmasi da ona guven veriyor hatta bir is yapacagi zaman benim elime guclukle sigdirabildigim 3 emzigi tek elinde tutabilme gibi bir yetenege sahip:)) son 1 haftadir emziksiz duramaz oldu alip sakliyoruz oyunlar oynuyoruz, dikkatini baska seylere cekmeye calisiyoruz anne baba her turlu saklabanligi yapiyoruz ama 5dk bos kalsa memmi memmi dolanmaya basliyor ve o kadar duygu somurusu ile agliyor ki birkac kere vermeyim diye cabaladim ama yok insanin ici parcalaniyor, doktorumuz emzigi birakmak icin cok dogru bir zaman secmeniz gerekiyor yani emzik bir defa gitti mi geri gelmez, ona gore kendinize guvendiginiz bir anda kati bir sekilde birakmalisiniz dedi ama ben o zamani bir turlu yakalayamazsam diye korkmaya basladim, bir yandan da belki anneyi emmeyi kendi biraktigi gibi bunu da kendiliginden birakir diye kendimi avutuyorum (Efe 16 ay emdi ve birgun kendiliginden, once emdi, sonra guldu memeyi itti ve yine guldu bir daha da hic istemedi) bu konuda bircok yazi okudum kendimi kandirmam icin sanirim hep lehimdeki yazilar aklimda kaliyor,bir dr psikolojisi bozulacagina agiz yapisi bozulsun diyor, bir yazida damaklilar 2-3 yas arasi da kullanilsa bir zarari olmaz deniyor ama ben bunun bir an once bitmesi gerektigini biliyorum cunku yazilarin genelinde sinir 2 yas ve Efe bu ayin 17sinde 19aylik olacak.ve isin kotusu babacik nisanda askere gidiyor ve o zamana kadar biraktiramazsak baba ozlemi vb psikoloji ile daha cok baglanip birakamamasindan korkuyorum(vee bomba haber esim de 5 yasina kadar emzik kullanmis hem de biberon emzigi olacakmis ille, hatirliyorum diyor arkadaslariyla oynarken gizli gizli arkasini donup emermis:((() kreste acaba guvenini sarsacak birsey mi oldu diyorum ama yok cok mutlu sekilde gidiyor, ogretmeniyle konusuyorum,iliskilerini goruyorum cok seviyor cuma ve pazartesi de yarimsar gun dahil bu haftasonu kayseriye anneanneyi dedeyi ziyarete gittik yani bu zaafiyetin arttigi donemler benimle daha cok birlikte oldugu zamanlara denk geliyor neyse oldukca uzatmisim, ozetle bu konuda yardimlarinizi, taktiklerinizi bekliyorum 1.5 yasindaki bir bicira karsi, ortalama 25!!:)) yaslarindaki onlarca teyze ile zafer kazanabiliriz umuyorum sevgiler emziksiz gunler dileyen Sibel&emziklerin kayboldugu anlarda koltuk minderlerini kaldirip memmi memmi diye aranan Efecik
06/09/2005
arkadaslar bebislerin gobusleri genelde yemek yiyince sisip kocaman olurtamam ama bunun bir olcusu var midir dun Efenin ki neredeyse yarim metre!!!onden gidiyordu tabi abarttim ama gercekten abartilacak derecede sisiyor vesertlesiyor bazen doktora acip sorsam mi diyorum sonra da amma dapimpiriklisin cocuk yiyor gobek de sisiyor diyorum kendi kendime ama Efeninac veya tok oldugunu 5 metreden anlayabilir durumdayim:))Maasallah Efe'ninzaten pek yemek problemi yoktu ama yuvadan sonra daha da istahlandisanirim(maasallahlari unutmadan)ogretmenleri yemek saatini biliyor yemeksaati yaklasinca kapiya gelip ac diyormus ve ust kata yemekhaneye cikalimdiye merdivenlerden yukari gosteriyormus, sabahlari sutunu iciyor, okulagidince kahvaltiya eslik ediyor ogle yemeginden once daninosunu yiyor, ogleyemegini silip supuruyor ikindi kahvaltisi ve muzunu yedigi halde eve gelirgelmez hemen cekmecesini acip biskuvilerini goturuyor, kuru uzumu her daimelinde bir kase ile dolastirilmakta ve aksam bizimle aksam yemegi de yiyorve buna ragmen cok tombik degil normal 50-75 percentile arasinda su anda18.5 aylik 18 ay kontrolunde 82cm ve 11,5 kg idiAllah'a sukur hicbir problemimiz yok yani bu bir rahatsizlik vermiyor, amaAllah korusun birseyleri atliyor muyum korkusu da yasamiyordegilim...Sizinkilerde durum nasil/nasildi?Annesi ile birlikte gobekproblemi yasayan minik Efe de buyudu ve artik biz de anekdotlaraktarabilir hale geldik:)ben-annecim neymis parola?Efe- ciyek(cilek genc odasi reklamlarini cok severek seyrettigi icin durupdururken reklamdan 1 saat sonra sorulmus bir soruydu)gecen pazar da kelime dagarcigi gelissin diye kelimeleri siralarken Besiktasdeyince ustundeki besiktas bodysini gosterdi ben bunun sokunu yasarkenduvardaki besiktas armasini gosterdi, hemen babasini aradim sen mi ogrettindiye hayir sadece birkac gun once besiktas onlugunu gosterip besiktasdemistim ama duvardakini hic gostermedim dedi ve Efe dolabina gidip tumBesiktas logolu kiyafetlerini ortaliga sacip tek tek tutup armalarinigosterdi:)))iste gercek Besiktasli budurrr dun sabah da arabanin teybinin basligini almis fotograf cekiyor, bir de sescikarmaya calisiyor:)kusura bakmayin gormemisin oglu olmus, yaptiklarini paylasmak istemis:))sevgilerSibel&bu aralar boyalara merak saran Efe
11/07/2005 EFE Okullu oldu….
eveeeet bugun itibariyle Efecik de okullu oldu ama tabi ondan cok bizi, o eylulun ilk haftasi saran heyecan sardi,onlugu yakasi kitabi yoktu ama oto koltugu,emniyet kemeri,nevresimi,cantasi (sanki her zaman canta hazirlamiyormusum gibi 10 kere kontrol ediyorum yok emzik kabi yok 2 body vs vs ) Sabah ne olur ne olmaz kahvalti yapmazsa diye biberonuna meshur muzlu ilk adim sutunu koydum elinde biberonu ile yola ciktik babacikla birlikte kresin bahce kapisina gelince yuzunde bir gulumsemeyle iceri girdik kresin kapisinda daha once 1 saat oynadigi 5-6 yas grubunun ogretmenini gorunce daha da mutlu oldu sonra kendi ogretmeni,kresin sahibi Saliha hn gelince ortam biraz kalabaliklasinca bacagimin arasina kafayi soktu:)(utaninca
yapiyor) sonra ogretmeni hadi yukari ciikalim bebeklerin yanina dedi ve guzelce kucagina cikti arkasina donup bize bakmadi bile:)Saliha hna dedim ben bugun sizi heralde oldukca rahatsiz ederim ne demek tabi arayacaksiniz dedi ise gelince aradim arkamizdan agladi mi diye yooo elinde biberonu keyfi yerinde dedi bakalim ara ara arayacagim:) evet Sedencigim bizim unonun bagaj kismini inceledim veeee evet onun da kemer hazirligi vardi ama emniyet kemeri tam istedigim gibi olmadi cunku ortada var ve kemer sadece belden baglanabiliyor yani yukaridan gelis yok mekanizmayi koyacak yer de yok:( ama koltugu tutuyor mu tutuyor, saglam sayilir mi sayilir diyerek yeni araba alana kadar idare edecegiz:( bu arada oto koltugu bébéconfort Iséos TT aldik biraz tuzlu oldu ama yan kafaliklarin ve yan korumalarin da (kol konan yerlerin ornegin kisin kalin giysileriyle oturdugunda dusunulerek) acilir kapanir olmasi ve digerleri arasinda en egimli yatar pozisyona sahip olmasi ve biraz daha yumusak olmasi tercih nedenim oldu arayis icindekilere...
http://www.joker.com.tr/otokoltuk.html
23/05/2005 EFE “Baba” dedi
Fatih yine yurtdisinda chicagoda ve Efe "baba" demeye basladi ama ilk bilincli kelimesi "cisss" turkce karakter kullanmadigim icin yanlis anlamalara yolacmayayim hayir henuz idrar yollarindaki hareketleri haber vermiyor:) sadece tehlikeli olaylarda kendini ve bizleri ikaz ediyor:)) ve cici deyip yuzunuzu oksuyor ve son bombasi haftasonu kendine araba aldirtmasiydi kucagimdayken birdenbire sonsuz bir istekle asagi inmeye calisti ben arkam donuk oldugu icin oyuncakciyi gormemistim bir hizla inip oyuncakciya kostu ve jip tip Allahtan plastik olup cok pahali olmayan bir arabanin direksiyonuna yapisip cilginca cevirip kornasina basmaya basladi ama bir oyuncaga bu kadar sevinen bir cocuk gormemistim ama ben de onun yanindaki ferrari tipi(serde rallicilik var ya) arabayi almak istedim ona oturttum ama yok illa ki diger araba olacak ferrariden jipe sarkmaya basladi ve nitekim istedigini aldirtmayi basardi Ama bu sefer de tabi arabadan inmiyor zorla kucagima aldim ama debelenmesini gormeliydiniz anneannesi arabayi alip bak oglum eve goturuyoruz telkinlerini ardarda siralayinca ikna oldu(bkz F.Kocak damari)
14/10/2005
yoksa oglumu dahi sanmaya devam etsem mi acaba, insana gurur veriyor da:))ama acaba normal mi, zaten bu donemde yapmasi gerekir mi diye de bilgi ariyorum tabi:))
Efecik henuz (3 gun sonra)20 aylik algilama/hafiza cok iyi maasallah, okulda da ogretmenleri de gelisiminin 8-10 ay ileride oldugunu, ozellikle komutlari algilamasi ve uygulamasi, bana siz belki cok farkedemezsiniz ama diger kendi yasitlari arasinda oyle sivriliyor ki diye soyluyorlardi evet biraz ileriden gittigimizin farkindaydik ama belki musteri pohpohlamasi olabilir diyordum.Ama bugunlerde gercekten benim de dikkatimi cekiyor bazi seyler ve gelisimi ile paralel seyler mi tereddutteyim
ornekler:
her sabah okula giderken championsa'yi gorur ve market diye bagirir bunu (her ne kadar 17 ayliktan itibaren yapsa da) normal karsiliyordum, dun uzaktan binanin tepesinde mopas yazisini gosterip market dedi hadi dedim yolu ogrenmistir ondandir dedim ama minibus yolu uzerinde daha once hic gitmedigimiz migrosu gosterip market deyince,shell,bp,opet farketmedi benzinlikleri gosterip benzinlik demesi eve gelince tezgahin altinda (disaridan seker gozukmuyor sadece uzerinde balkupu alogo isim var) toz seker posetini gosterip seker seker deyip ve onu degilde yukaridaki dolaptan kesme sekeri istedi:)
2-3 haftadir sag ayak sol ayak hic hatasiz gosteriyor
her "dizi atvde izlenir" lafini duydugunda atv diyordu simdi kanallari zaplarken atvyi gorunce atv diye bagiriyor
neredeyse yurumeye basladigindan beri otoparkta yere birakiyorum o kadar arabanin icinde (sadece rengi biraz koyu olmakla beraber ayni marka araba olmasina ragmen) bizim arabayi secer, daha hic iskalamadi
kiyafetleri,esyalari roll-onlari bile annenin babanin diye ayirip gosterir
kopek ne der, kus ne der, horoz ne der hepsine dogru cevabi veriyor
29/03/2005 Yas 1 Gol 1
Oglusum dun ayakkabiligi uzerine devirdi:(( hersey 15 sn icinde oldu tam kapidan cikmak uzereyiz Efe antrede annem salondan telefonunu aliyor ben odadan uzerime birsey aliyorum ki bir gummm!!! Tabi kostuk ve sonradan gorduk ki ben zaten elimde ne varsa etrafa firlatmisim, Efe ayakkabilar arasinda sirtustu yerde yatar vaziyette saskin korkmus agliyor:((Ama Allah gercekten koruyor bu kuzulari ayakkabilikla Efe arasinda 8-10cm ya var ya yok, gozunun altinda ve ustunde birer kizariklik sanirim ayakkabi gelmis cunku ayakkabilik gelse kesinlikle daha kotu olurdu Bu arada bizi sasirtmaya devam ediyor, gecen Pazar (Carrefour'dan alisveris sonrasi verilen, galiba kanal D'deki, kirmizi noktaya tutulan promosyon aparati zimbirtisi ne ad verecegimi bilemedim var ya babası onu tv'ye tutmustu sansimiza cikan 7ytllik bir kupon(evet belki bu kelime olabilir) vardi, bu Pazar da Efe esimin cuzdanini bulmus karistiriyor, kartlarin arasindan sen o kuponu bul git televizyonun ekranina tut sok olduk sadece 1 kere gordu, uzerinden 7 gun gecti Fatih'in elinde kac saniye ne kadar gordu, cuzdandaki diger seylerden ayirdecek gozlemi ne zaman yapti?!??!!!
Dun de annem makineden camasirlari cikarmis sepete koymus banyoda Efe de banyodan al getir birtanesini askiya as ve siki durun kendi coraplarini tek tek secip kaloriferin ustune koymus!!!
Gozlemci yaramaz oglusumun tam 1 sene once bugun 40'i cikmisti simdi haberlerini verebilir duruma gelmisim en kisa zamanda bidir bidir konusmalarini da anlatabilme umuduyla sevgiler
17/01/2005 EFE YÜRÜYOOOOOOR:)
(Yanda gördüğünüz resimden 3 gün sonra, tam 11 aylıkken yürümüşüm:)
Eveeet iyi mi oldu kotu mu bilmiyorum ama :)) Efecigim artik yuruyor...Ersin dayisi geldi,ben bugun yegenimi yürüteceğim dedi ve yürüttü:))Allahim aksam halini gormeliydiniz(her calisan anne gibi ilk adimlarini kacirirsam diye cok korkuyordum ama oglusumun dogru zamanlamasiyla bu isi de hallettik:) nasil kahkaha atarak neredeyse kosarak yuruyor 1-2 saniye dengesini korusun diye kucagima alip duzgun birakayim diyorum havada ayaklari pedal cevirir gibi ve biraktigim an kurmali bebek gibi bir gidisi var hepimizi gulmekten yerlere serdi, her koltukta biri var ordan oraya kahkaha atarak eller havada, toto bidir bidir cok tatliydi:) yuruyordu, bir ara durabildigini farketti ve salonun ortasinda O cizmeye basladi:))
Perşembe, Haziran 15, 2006
Efe Koçak'ın 40 Haftalık Seyahatnamesi(Hamileler için detaylı hazırlanmıştır:)
Canımın içi, Babacıkla 1997 yılında, üniversitede tanışmıştık. 1998'de birlikteliğe dönüşen bu arkadaşlık 2001 Ekim ayında evlilikle sonuçlandı. Babanın askerliğini yapmamış olmasından dolayı (hala yapmadı, 2006 Nisan’da seninle birlikte asker yolu gözlemeye başlayacağız) seni 2007 civarlarında beklerken; 2004 yılının Şubat ayının 17’sinde çıkıverip geldin, ne de iyi ettin...Senin varlığından haberdar olduğumuzda tarih 20.06.2003, yer Aksaray'dı. Bir hafta sonu kaçamağı yapmak için Aksaray'da babaannenlerde buluşmak üzere biz İstanbul’dan, anneannen, deden, dayın, yengen, Utku ve Ekin de Kayseri'den yola çıkmıştık. Ama bir gariplik vardı, yıllardır uzun yolculuk yapan benim yani annenin hiç olmadığı şekilde ayakları şişmişti ama ne şişmek; tombiş tombiş bebek ayakları gibiydi :))) Hatta otobüsün mola verdiği yerde sevgili babacık (tabi o zaman baba adayı olduğundan bihaber) otobüslerin yıkandığı yerde hortumla ayaklarımı ıslatıyordu :))) İşte bu şişlik ve tabi tıbben birkaç uyarı ile birlikte soluğu Aksaray'da bir poliklinikte aldık, tereddüde tahammülüm olmadığı için kan testi yaptırmıştık. Sonucu almaya gittiğimizde eline raporu alan görevli “istiyor muydunuz?” diye sorunca kalakaldık! Öyle bir edayla sormuştu ki sanki “istiyordunuz ama maalesef” der gibi. Allah'tan daha biz bir yanıt veremeden, “pozitif” dedi ve evet hamileydim. Her ne kadar plansız ve zamansız olsa da, senin varlığın beni ve babanı o kadar mutlu etmişti ki şaşkın vaziyette birbirimize sarılıp gülüyorduk :))) Zaten bu şaşkınlık sen doğuncaya kadar da sürdü sanırım :))) İsim sorunu hiç yaşamadık, ismin taa 1999’dan beri hazırdı zaten; Fatih'in F’si: “Ef” Sibel'in S’si: “Es”, “EFES”. Ama bira markası olmasından S’sini kaldırıp soyadımız ile de anlamca uygun “EFE” kararı çoktan verilmişti. (Gerçi bira olmadı, rakısı çıktı). Ve ikimiz de erkek olacağından o kadar emindik ki, bizi yanıltmadın :))) Birlikte çıktığımız bu hamilelik yolculuğunda sen pek farkında değildin ama sonlara doğru annecik biraz yorgunluk belirtileri verdi. İlk 3 ayımız Mayıs, Haziran, Temmuz sıcaklar, sürekli hafif bulantılar (sabahları yoğun yerine, hafif ama sürekli) ve halsizliklerle geçti. İkinci üç ayımız sonbahara denk geldi ve evet hep bahsedildiği gibi en rahat dönemimizdi. 21 Ekim’deki evlilik yıldönümümüzde babacık elinde senin ilk Prima’nla karşımdaydı :))). Üçüncü 3 ayımızda sorunlar baş göstermeye başladı. Allah'a şükür ki seninle ilgili bir problemimiz yoktu, sen sabırsızlıkla gittiğim her kontrolümüzde kıpır kıpır bize pozlar veriyordun, doktorumuz uzun bacaklı bir afacan olacağını söylüyordu hep. Ancak annecikteki demir eksikliği, yorgunluk gözlere vurmuştu ve geçici yarı görme kaybı yaşadım (nadir de olsa bazı göz damarları hassas kişilerde hamileliğin sonlarına doğru olabiliyormuş). Sen henüz 32 haftalıktın, doktorumuz eğer 35-36 haftalık olsaydın seni çıkaracaklarını söyleyip hemen doğum iznime çıkmam gerektiğini bildirdi. Apar topar izne ayrıldım, haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz anneannen ve deden yardım için Kayseri'den geldiler. Böylece birlikte büyümeye evimizde devam ettik. Evet, toplamda 15kg almıştım, artık nefes almakta zorlanıyordum, sırtüstü yatmayı özlemiştim ama senin gelişin bunların hepsine değerdi canım oğlum. İzinle birlikte o tadına doyulmaz hazırlıklarımız başladı; anneannenle elimiz kolumuz minicik minicik eşyalarla alışverişten dönüp, onları toz bebek sabunları ile yıkayıp ütüleyip kaldırırken kaç kere alıp kokladığımı, minicik giysilerle dolu çamaşır askısını uzun uzun seyredip kaç kere senin hayalini kurduğumu hatırlamıyorum. Sen evimizin tek eksiğiydin ve gelişinle hayat anlam kazandı; coşku, mutluluk, huzur... Aile terimleri cümle içinde kullanmaya gerek kalmadan anlatılabiliyordu artık bizim evden. Gelelim doğum kısmına... Doğum tarihi olarak 18 Şubat deniyordu ama tabi +3 gün olabilirdi. Senin “sayı” takıntılı annen hayırlısıyla tek sayılı bir günde doğar diye dua ediyordu. Son 2-3 haftadır her an gelebilir diye beklerken bir türlü aşağıya inmiyordun, artık nefes almakta oldukça zorlanan, kocaman şiş bir buruna sahip, kocası yurtdışına çıkacağı için babacık doğumda bulunamazsa diye korkan annecik, son kontrolümüzden 1 hafta önce doktorumuz Birsen Hanım'a acaba sezaryenden mi sana bilet alsak diye sormuştu. Ama aldığım yanıt kısa ve kesindi; “hayır, bu zamana kadar her şey sağlıklı ve normal, doğum da normal olsun.” Böylece 1 hafta daha geçti. Bu arada son 2-3 hafta dışarıda öyle bir kar, fırtına vardı ki anneannenle her geceyi dualarla atlatıyorduk. O kardan, fırtınadan sonra 17.02.2004 tarihinde sanırım sen geleceksin diye hava o kadar güzel açtı ki; insanın içini ısıtan güzel bir kış güneşi ile bahardan kalma bir günde Ersin dayın ve anneannenle birlikte önce anneannenin safrakesesi taşı için ultrasona, oradan da kontrolümüze gitmek için yola çıktık. Ultrasonun iyi haberini alıp doktorumuza gittik ama bu sefer kararlıydım; artık sana kavuşmak istiyordum. Babacık da ertesi gün yurtdışına çıkmak zorundaydı. Suni sancıyla da olsa gelmeliydin artık, hem 40 haftanın dolmasına 1 gün kalmıştı. Birsen hanıma suni sancıyı, babanın gideceğini söyleyince “tamam” dedi. “Önce ultrasonla bebişi, sonra muayene ile rahmi kontrol edelim, bakalım her şey yolundaysa Efe Bey'le tanışalım artık” dedi. Ulrasonda her şey iyiydi ama muayenede benim kemik yapımın senin gibi tombiş sayılabilecek bir bebişi doğurmaya elverişli olmadığını, vakum gerekebileceğini hatırlatıp, “madem babacık da yarın yurtdışına çıkacak, bugün sezaryenle gelsin artık Efecik” deyince biz tabi tatlı bir heyecan ve şokla doktorumuza bakarken; aç olup olmadığımı, ne zaman yemek yediğimi sordu. Saat öğlen 13:00’tü ve 4 saat aç kalmam gerektiği için “17:00’de alalım” dedi. Biz “ne, ha, ne oluyor?” derken eve varmıştık bile. Tabi bu arada babacık ve dedecik arandı, babacık şok vaziyette telefonu kapatıp yola çıktı. Ben eve gelir gelmez her gün haber soran tüm akraba, arkadaş, eş dosta haber verip bavul hazırlamaya başladım ama bizimkini değil babanınkini :))) Bizimki yaklaşık 1 ay öncesinden hazırdı zaten. Ve birlikte, tek vücutta son banyomuzu yapıp sanki bahardan kalma, pırıl pırıl güneşli bir havada sahilden hastaneye gittik. Ne kadar heyecanlı olduğumu yazıya dökemeyeceğim, bunu sadece anneler ve babalar anlayabilir sanırım. Hastaneye vardığımızda bizi bekliyorlardı zaten, bizi bir odaya aldılar. O meşhur ameliyat önlüğünü giydirip, sonda takarak sedyeye aldıklarında sanırım şoktan zaman o kadar çabuk geçti ki bir anda kendimi asansörün kapısında dayını, anneanneni ve babanı öperken buldum. Onlar da diğer asansörle aşağıya indiler ve son olarak ameliyathanenin kapısında el salladıklarını gördüm. Ameliyathaneye girdiğimizde ben hep doktorumuz, 1-2 asistan, hemşire, çocuk doktoru yani 5-6 kişi olur zannederken; çalışkan karıncalar gibi oradan oraya koşturan 8-10 tane medikal personel görünce şok düzeyim biraz daha artmıştı. Beni sedyeden alıp masaya yatırırlarken bir taraftan bir doktor bacağıma soğuk bir şeyin değeceğini, sağdaki arkadaşın narkozu vereceğini, bebeğin etkilenmemesi için vücuduma bir boya süreceklerini vb. olacakları anlatıyordu. Diğer tarafta biri tansiyonumu ölçüyor, biri örtü geriyor, örtünün arkasından “ce” yapan doktorum da bana “merhaba” derken son olarak içimden “neyse en iyisi ben gözlerimi kapatayım, bir şey görmeyeyim” dediğimi hatırlıyorum. Ve sonrası… Narkozdan ayılırken “düzgün nefes al” direktiflerini duyuyordum ama uygulayamıyordum. Sürekli boğulurcasına garip sesler çıkarıyordum. 15-20 saniye sonra düzeldiğimi ve “sağlığı nasıl, sağlığı nasıl?” diye sorduğumu hatırlıyorum. Bu arada “iyi” cevabı alıyordum ama yine de sormaya devam ediyormuşum. Aynı zamanda ameliyathaneden çıkarılıyordum ve kapıda annemin “çok tatlı ve sağlıklı bir bebek” dediğini duydum ve rahatladım. Odamıza çıktığımızda zor konuşuyordum ama “odayı değiştirmişler” diyebildim. Doktorlardan biri “daha sedyedeyken değişikliği fark edebiliyorsa çoktan ayılmış gözünüz aydın” dedi gülerek ama yine de bebişimi o saniyede göremedim; ben gelmeden az önce bebek odasına götürmüşler. Konuşmak istiyordum ama halim yok gibi konuşamıyordum, biraz dinlenmem gerektiğini söylediler. 10-15 dakika sonra ise dünyanın en güzel bebeğini verdiler kucağıma. 4,040gr ağırlığında, 51cm boyundaki en kıymetli hazineme sahip olmuştum sonunda... Babacıkla bir birbirimize bir bebeğimize bakıp hiçbir şey söylemeden gülüyorduk, o anki mutluluğu tarif etmek imkansız, o yüzden kendimi zorlamayacağım. Abidin Dino mutluluğun resmini yapabilseydi bile bu, yeni doğum yapmış annenin bebeğini kucağına aldığı andaki mutluluğun resmi olamazdı. Ve şimdi benim biricik oğluşum 1,5 yaşında, okullu bir delikanlı. Anneannesinin her zaman herkes tarafından övgü ile söz edilen bakımıyla 16,5 ayına gelen afacanımız, anneannenin rahatsızlığı nedeniyle doktoru tarafından bebek bakımı yasaklanınca okullu günlerine başlamış oldu. Her geçen gün bekar arkadaşlarımızı evliliğe bir adım daha yaklaştıran, herkesin bir anda sevgilisi olmayı başaran tatlı bıcırığımız okulunun da maskotu olmuş durumda. Allah'ım tüm isteyenleri ana baba yapsın, dualarını kabul etsin...Tatlı oğlum, canım Efe'm, canım oğlum, Allah'ım o güzel gözlerini her zaman güldürsün; sağlıklı, huzurlu, mutlu, neşeli, başarılı bir hayat sunsun sana sevdiklerinle birlikte geçireceğin uzun ömründe. Ve sana senin gibi evlatlar, torunlar versin yüce Rabbim bizim mutluluğumuzu tat diye...Anneciğin Sibel Koçak
Not:Bu yazı 27/09/2005 tarihinde http://www.annelergrubu.com/ da yayinlanmistir.
Not:Bu yazı 27/09/2005 tarihinde http://www.annelergrubu.com/ da yayinlanmistir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)